देशांतर्गत ट्राम इस्तंबूल

Yerli Tramvay İSTANBUL :İstanbul Tramvayı” projesi ülkemizin tasarımcı ve mühendislerinin çabaları ile hayata geçmiş bir yerli araç projesidir.İstanbul Tramvayı İstanbul’un görsel kimliğini ve tasarım anlayışını çağdaş teknoloji ile birleştiren bir tasarım çizgisine sahiptir.Dışa bağımlılığı azaltacak, raylı sistemlerde kurulum ve bakım/onarım maliyetlerini azaltacak b”ir yerlileştirme vizyonudur.Araç, teknik ve tasarım özellikleri ile hem tramvay hem de hafif metro hattı işletme kriterlerini karşılamaktadır.

İstanbul Tramvayı’nın teknolojisini ve yapım aşamalarını daha detaylı incelemek için adersini ziyaret edebilirsiniz

 

2 टिप्पणी

  1. 11.11.2014 İSTANBUL’un YERLİ TRAMVAYI haberini heyecanla okudum, olağanüstü gurur duydum. TEBRİK EDERİM! Özgün tasarımı ile, en azından resimde göründüğü haliyle, yaygın alışılmışın dışı, ama beğeni toplayacağı kesin. Umarım, ülkemizin ana sorunlarından olan “DETAY” konusunda da, aynı beğeniyi toplayabilir. Çünkü henüz prezisyon/hassasiyet ve mükemmeliyetçiliği ile öne çıkmadığı kesin olan üretimlerle tanınan ülkemiz, umarım bu konuda bu projede kötü not almaz, bir çuval incir berbat edilmez.
    Resimlerde, ilk bakışta dikkatimi çeken ve detayını göremediğim nokta: burunun/ön cephenin alt kısmında geriye doğru tatlı bir kavisle inen öndeki alt elemandır. Burada bir kriter yaya güvenliği açısından olağanüstü önemlidir. Eski konstrüksiyonlarda, aracın önünde düşen bir yayanın, sözde koruyucu demir bara tarafından yeterince tutulamayarak, boji kısmına kadar girebildiği, bu şekilde de ezilme, örselenme, kesikler vs. şeklindeki ağır, hatta ölümcül yaralanmaların kaçınılmaz olduğu gerçeğidir. Bu nedenle, yeni konstrüksiyonlarda, ön tasarımın en önemli kriterlerinden birisi, yayanın, kişinin araç altına kadar girişini engeller dpoilere benzer bir yapı tarafından tutulmasıdır. Bu çok önemli fonksiyon parçası ya estetiğin bir parçası olarak, ya da pek göze batmayan gizli parça olarak gövdeye entegredir.
    Umarım böylesi bir fonksiyon ve parçaları “şark usulü” ihmal edilmemiştir!

  2. Bir diğer nokta: böylesi sistemlerin yerlilik oranıdır. Hangi parça ve parça guruplarını yerlileştirebildik? Yerlileştirilebilen muhtelif parçalar sadece bir model serisine özgü mü, yaksa gerekli Ar-GE kapasitesi ile sürüdürülebilirlikleri garanti altına alınmış mıdır? Malum ya, on yıllardır, binek taşıt aracı, uçak, gemiler, trenler, lokomotifleri, düşük yerli parça, parça gurupları ile üretiyoruz. Bunda yeni bir şey yok. Kopyecilikte, hatta fikirsel mülkiyet hırsızlığında bile ünlüyüz, Çinlilerden sonra üstümüze pek rakip tanımıyoruz. Ancak burada en önemli şey “SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK”!!! Hiç kimse o seviyede olduğumuzu iddia etmesin, kargaları güldürmesin. Çünkü bunun gereklerinden olan bir test ve kalifikasyon enstitüsyonu henüz TÜBİTAK bünyesinde bile YOK! Örneğin; hangi boji bizim bu branşa hediyemiz, özgün tasarımdır? Pantograf, buçuklu kataner keza öyle…
    Dileğimiz odurki, en az bir mükellef enstitüsyon, hatta enstitüsyonlar ve gerekli Ar-Ge gurupları, birimleri, üniversitelerimizde kürsüleri v.b.g. kurumlar en kısa sürede oluşur! ÇÜNKÜ günümüze kadar bu konudaki geç ve geri kalmışlığımızı, olağanüstü bir fırsata, şansa çevirme olanağı elimizde… Dünyanın hiçbir ülkesinde bu denli büyük bir talep oluşmamıştır ve yakın gelecekte de oluşmayacaktır. Bu nokta, acilen bir şeyler yapıp, sunup, pastadan pay alma içgüdüsünü tetiklemekte. Ekonomik olarak ta doğru. Ancak burada da sürdürülebilirlik çok önemli. Bu fırsat, aynı zamanda tüm periferisiyle birlikte gerekli bilimsel, mühendislik ve olanaksal çerçevenin kısa sürede oluşması için ele geçebilecek en büyük fırsattır. Unutmayalım “HER BİR TERCİH, AYNI ZAMANDA DA BİR VAZGEÇİŞTİR”. Burada ve bu süreçte vazgeçilebilirlerin oldukça ikincil, üçüncül olduğu kesindir. Böyle fırsatlar kolay ve çabuk ele geçmez.

प्रतिक्रिया द्या

आपला ई-मेल पत्ता प्रकाशित केला जाणार नाही.


*