100 सेकंदाचा नॉस्टॅल्जिया बोगदा

Dünyanın en eski yeraltı ulaşım sistemi Londra Metrosu‘ndan daha önceki yazılarımızdan birisinde bahsetmiştik. Bu sistemin dünyadaki pek çok ülkede ve şehirde yeni ufuklar açtığından da söz etmiştik. Londra’daki metro sisteminin ardından ikinci yer altı toplu taşıma sistemi ile tanışmanın vakti geldi.
İstanbul’da yaşayan Fransız mühendis Eugene Henri Gavand, İstanbul’un o zamanki ticaret merkezi Karaköy ile yaşamın kalbinin attığı Pera arasında Galip Dede Caddesi ile Yüksekkaldırım Yokuşu’na alternatif bir yol arayışına girmişti. Gerek bölgenin farklı yükseklik yapısı gerekse mevsimsel değişiklikler, insanların iki semt arasındaki ulaşımı son derece zorlaştırıyordu…
Gavand’ın aklında asansör tipinde çalışan bir demiryolu projesi vardı. Bu sistem, Karaköy ile Pera arasında, toprağın altından hareket edecek iki tren vagonunun işletilmesi sayesinde çalışacak ve iki yer arasındaki ulaşımı kısaltıp aynı zamanda dik bir yokuşu tırmanma zahmetinden kurtaracaktı insanları. Kafasındaki bu proje ile 19.yy sonlarına doğru dönemin padişahı Abdulaziz’e çıkan Gavand, projesi için gerekli olan imtiyazı 10 Haziran 1869′da padişahtan alarak İstanbul’un simgelerinden birisi olan Tünel’i 42 yıllık bir işletme hakkı ile ‘yap-işlet-devret’ modeline göre inşa etmeye başlar.
1871 yılının ortalarında inşaatına başlanan Tünel, o zamanlar ‘The Metropolitan Railway Constantinopole from Galata to Pera’ ismindeki şirkete tescil edildi. Yaklaşık 3,5 yıl süren inşaatının ardından ilk deneme taşımaları başarıyla gerçekleşen Tünel’de, 10 para karşılığında insan taşımacılığı 1875 yılının Ocak ayında devlet erkanının katıldığı bir tören ile başladı.
Tüneldeki ağır vagonların hareket ettirilmesi elbette ki şimdiki gibi güçlü elektrikli motorlarla sağlanmıyordu. 150 HP gücündeki iki motor, buhar gücüyle çalıştırılıyor ve vagonlar hareket ettiriliyordu. İstanbul’da her ne kadar teknolojik anlamda büyük gelişmeler sağlansa da elektrik hala büyük bir muammaydı ve yeni ulaşım aracının ilk aydınlatma sistemini gaz lambaları ile sağlanıyordu. O zamanlar, vagonlar şimdiki gibi lüks, konforlu ve metalik değildi. Her iki vagonun yan tarafları tıpkı günümüz at arabaları yada faytonlar gibi açıktı.
1900′lü yılların başında, elektrik yaygınlaşmaya başlayıp tramvayda da kullanılmaya başlanınca Metropolitan Railways, Osmanlı uyruğuna geçerek ‘Dersaadet Mülhakatından Galata ve Beyoğlu Beyninde Tahtel’arz Demiryolu’ ismini aldı. Daha sonra da yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti tarafından millileştirilen Tünel, 1939 yılının ortasında İETT işletmesine devredildi.
İkinci Dünya Savaşı esnasında, bakım için gerekli olan bazı maddelerin satın alınamamasından ötürü yaklaşık üç ay yolcu taşıması yapamayan Tünel, sonunda Fransız bir şirket tarafından bakımdan geçirildi. 1968 yılından 1971 yılına kadar elektrik dönüşümü tamamlanan Tünel, artık yaklaşık 20 metrelik vagonları ile 100 saniyede 170 kişiye kadar kişiyi Pera’dan Karaköy’e indirebiliyor yada Karaköy’den Pera’ya çıkartabiliyor.
Tünel, her gün ortalama 200 seferde 11.000 kişiyi taşıyor ve 140 yıla yaklaşan tarihi ile İstanbul’un en önemli tarihi araçlarından birisi olarak sessizce yolcularını karşılamaya devam ediyor…

स्रोतः http://www.cbbaskent.com

टिप्पणी करणारे प्रथम व्हा

प्रतिक्रिया द्या

आपला ई-मेल पत्ता प्रकाशित केला जाणार नाही.


*